KÖPEKLERİN HAVLAMASINDAN DOLAYI RAHATSIZLIK DUYAN KOMŞU (Yargıtay Kararı)

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/17275

K. 2016/4189

T. 7.4.2016

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.07.2013 gününde verilen dilekçeyle komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.09.2014 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, tarafların evlerinin bitişik olduğunu, davalının, müstakil evinin bahçesinde beş adet köpek beslediğini, anılan köpeklerin çıkardığı sesler ve yarattıkları huzursuzluk sebebiyle müvekkilinin ve ailesinin olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek insan sağlığını tehdit eden davranışların giderilmesi maksadıyla köpeklerin hayvan barınağına teslimini ve 3.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı vekili, müvekkiline ait 5 adet köpeğin 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda ve 12.05.2006 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı Yönetmeliğinde belirtilen kriterlere göre bakıldığını ve veteriner kontrolünden geçip aşılarının tam olarak yapıldığını, köpeklerin uygun ve hijyenik şartlarda bakımlarının devam ettiğini ve sakin bir şekilde yaşadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir

TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir.

Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.

Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde davanın kabulüne karar verilmelidir.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 5/2 fıkrası gereğince “…hayvan sahipleri sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup zamanında ve yeterli seviyede alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadır.” Bu hüküm TMK’nın 737. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporlarında komşuları rahatsız ettiği belirtilen hayvanların vermiş olduğu zarar ve rahatsızlığın ne şekilde giderileceği de hüküm sonucunda açıkça gösterilmelidir.Somut olayda mahkemece, yapılan keşif sonucu alınan 03.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 5 adet köpeği ile yaşadığı villaya gelindiğini, keşif günü 8-9 kişilik kalabalık bir grup gördükleri halde köpeklerin havlamadığı, davacının yaşadığı gerginliğin psikiyatrik hastalık boyutunda olmadığı, keşif sırasında ses kirliliğine dair bir bulguya rastlanmadığı, davacı taraf yönünden manevi tazminat talebini gerektirecek ve komşuluk hukuku açısından tahammül sınırlarını zorlayıcı bir durumun mevcut bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.

Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre davacı ve davalının konutlarının bulunduğu mahallenin ilçenin merkezi bir yerinde olduğu, gürültüye neden olan köpek sayısının beş adet olduğu, dinlenen davacı tanıklarının da köpeklerin çıkardığı ses ve gürültü sebebiyle çevredekilerin rahatsız olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır.Bu durumda söz konusu bilirkişi raporundaki “köpeklerin sürekli havlamak suretiyle çevrede ses kirliliğine sebebiyet verdiğine dair keşfen tespit edilmiş bir bulgu bulunamamıştır” şeklindeki ifade, davanın reddi için yeterli bir gerekçe oluşturmayacağından mahkemece diğer delillerle birlikte tanık beyanları da yeniden değerlendirilerek Dairemizin yukarda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bu konuda gerekirse bilirkişilerden ek rapor alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/10159

K. 2009/12611

T. 7.12.2009

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kayden 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu taşınmazda davalı şirketin işletmeciliğini yaptığı tesiste çok sayıda köpekbulunduğunu, gece gündüz köpeklerin havlamaları sebebiyle rahatsız olduğunu ileri sürerek, komşuluk hukuku gereğince elatmanın önlenmesi ve manevi tazminat isteğinde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının tesisinde iki adet köpek olduğunu, iki adet köpekten fazla köpek bulundurulması halinde komşuluk hukuku gereğince davacı tarafa ve çevreye rahatsızlık verebileceği gerekçesiyle, köpek barınağında iki adetten fazla köpek bulundurulmamasına, manevi tazminat isteğinin ise reddine karar verilmiştir.

Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

KARAR : Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacının manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

Davacının, bu yöne dair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Ancak, Bilindiği üzere; özel ve tüzel kişiler, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan, insancıl, gerçekçi, zorunlu hukuk kurallarına uymak, olağan yaşam koşullarına yöresel örf ve adete, tarafların objektif yönden değerlendirilecek duyarlılıklarına göre, hoşgörü sınırlarını aşan ve komşusuna zarar veren her türlü taşkınlıktan kaçınmak zorundadırlar. Öte yandan, taşkınlık teşkil etmeyen eylem ve davranışlara da komşunun katlanması gerekmektedir. Haklarda özgürlükler gibidir, birinin özgürlüğü ötekinin özgürlüğü ile sınırlıdır. Aksine düşünmek toplumsal yaşantıyı çekilmez hale getirir, en azından zorlaştırır. Tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi hukukumuzda da komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmaları, komşuların katlanma ve kaçınma yükümlülükleri çeşitli yasa hükümlerinde, özellikle Türk Medeni Kanununun 737. ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir.

Somut olayda, davacı, davalıya ait köpeğin devamlı havlaması sebebiyle rahatsız olduğunu gerekli önlemlerin alınmasını istemiş, dinlenen tanıklar köpeğin devamlı havladığını, davacıyı rahatsız ettiğini bildirmişlerdir. Ne varki, davacının rahatsızlığının objektif yönden boyutları, başka bir anlatımla katlanma sınırlarını aşıp aşmadığı üzerinde yeterince durulup açıklığa kavuşturulmamış, köpeğin havlama desibel boyutu, köpeğin havlamasının nedenleri, nasıl önleneceği, önlenememesi halinde köpeğin yaşama hakkını ve biçimini olumsuz yönde etkilemeyecek ve davacının rahatsızlığını ortadan kaldıracak hangi somut önlenmelerin alınması gerektiği, uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanmamıştır.

Hal böyle olunca, yerinde uzman bilirkişilerin huzurunda yeniden keşif yapılarak, davacının meskeni ile köpeğin bulunduğu yer arasındaki mesafenin, birbirlerine göre konumlarının ve olayın ceryan ettiği mekana ait özelliklerin belirlenmesi, köpeğin gözlenmesi, havlama nedenlerinin gerektiğinde veteriner hekime muayene ettirilerek saptanması, bundan sonra rahatsızlık verici halin davacının katlanma sınırlarını aşıp aşmadığı ve nasıl giderileceği hakkında bilirkişilerden yukarda değinilen ilkeler çerçevesinde ayrıntılı rapor istenmesi ve sonucuna göre, en uygun ve makul önlemin veya önlemlerin alınmasına karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek infazı mümkün olmayacak biçimde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Tarafların, temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 07.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Beylikdüzü avukat, Beylikdüzü boşanma avukatı, beylikdüzü en iyi avukatları, beylikdüzü hukuk bürosu, beylikdüzündeki hukuk büroları, esenyurt avukatları, büyükçekmece avukatları, istanbul ceza avukatları, beylikdüzü ceza avukatları, beylikdüzü iş hukuku avukatları, esenyurt iş hukuku avukatı, beylikdüzü gayrimenkul avukatı, avcılar iş hukuku avukatı, büyükçekmece iş hukuku avukatı, beylikdüzü anlaşmalı boşanma avukatı, anlaşmalı boşanma avukatı, ağır ceza avukatı, büyükçekmece ceza avukatları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir