Anlaşmalı Boşanma Davasında, taraflarca hazırlanan anlaşmaya, Medeni Kanunda “düzenleme” uygulamada ise “Boşanma Protokolü” denilmektedir.
Anlaşmalı boşanma davasının temelini oluşturan ve tarafların iradelerinin yansıması olan Boşanma Protokolünün çok iyi ve net bir şekilde hazırlanması gerekmektedir.
Bunun iki sebebi vardır.
Birincisi Anlaşmalı Boşanma Davasında Boşanma protokolünü sunan taraflar kendilerinin bu protokolde belirtilen şartlarda boşanmak istediklerini beyan etmektedirler. Mahkemece protokolün uygun bulunması halinde tarafların protokol hükümleri dairesinde boşanmasına karar verecektir. Bununla yetinilmeyecek boşanma protokolü karara geçirilecektir.
Dolayısıyla Boşanma Protokolünde, iradenize veya menfaatinize aykırı bir durumun söz konusu olması ve karar haline gelmesi durumunda artık kararı değiştirmek söz konusu olamayacaktır. Bunun bir kaç istisnası var. Ancak başka bir yazımızda açıklayacağım.
İkinci olarak: Boşanma protokolü net bir şekilde hazırlanmaz ise, kanunun emredici hükümlerine aykırı maddeler içermesi ya da usulünce hazırlanmamış olması halinde mahkeme hakimi tarafından protokol uygun bulunmaz.
Anlaşmalı boşanmada tarafların evet demesi yeterli olmayıp hakimin bu protokolü uygun bulması şarttır. Aksi takdirde anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.
Google arama motorunda boşanma davası konusunda en fazla yapılan aramalardan bir kaçı “boşanma davası protokolü avukatsız“, “avukatsız boşanma protokolü“, “boşanma protokol örneği“, “örnek boşanma protokolü” şeklindedir. Tüm bu aramalar ve arama sayısının fazlalığı Türk İnsanının halen uzmanından bilgi almadan kendi başına iş yapmaya çabaladığını göstermektedir.
Maalesef, Türk toplumu olarak kullanma kılavuzunu ya da kurulum notlarını okumayı düşünmeden işe girişiyor, her şey sarpa sarınca da kendimizde kusur aramıyoruz.
Boşanma hayatınızın en kritik ve en travmatik anıdır. Böylesi bir dönemde ağır mağduriyetler yaşamamak için mutlaka profesyonel yardım almak üzere Boşanma Avukatınıza danışın.
Boşanma Protokolünün mümkün olduğunca en geniş şekilde düzenlenmesi tarafların menfaatinedir. Örneğin ziynet eşyalarına ilişkin boşanma protokolünde bir hüküm bulunmaması halinde boşanma davası sonrasında ziynet eşyası alacağına ilişkin talep hakkı olan eş dava açabilecektir.
Bu nedenle uyuşmazlığın bir kerede ve kesin bir şekilde çözülmesi için protokolün en ince ayrıntısına kadar tüm teknik detaylar ile hazırlanması gerekmektedir.
Bu itibarla; boşanma protokolünün, konusunda uzman bir boşanma avukatı yardımıyla hazırlanması, taleplerin ve protokol hükümlerinin olası etkileri konusunda bilgi alınarak protokolün oluşturulması çok büyük önem arz etmektedir.
Kanuni Düzenleme:
Anlaşmalı boşanmayı düzenleyen Türk Medeni Kanunu‘muzun 166/2. maddesi uyarınca tarafların boşanma konusunda kendi aralarında yaptıkları düzenlemede, Hakimin,
“….iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.”
O halde boşanma protokolünde; hür irade ile boşanma beyanı, mali sonuçlar ve çocukların durumu şeklinde üç zorunlu unsur olduğunu görmekteyiz.
Boşanmanın mali sonuçları dediğimizde nafaka, maddi ve manevi tazminat hususları, çocukların durumu ile ilgili olarak çocuğun velayeti, kişisel ilişki ve çocuk için iştirak nafakası konuları gündeme gelecektir.
Taraflar:
Boşanma protokolü hazırlarken, protokolün kimler arasında kararlaştırılarak imzalandığının protokole yansıması gerekir. Bu zaten protokolün, sözleşmenin özünde vardır.
Bu nedenle, boşanma protokolünde tarafların kim olduğunun tespiti açısından, eşlerin adı ve soyadı, T.C. Kimlik Numaraları ve Adreslerinin belirtilmesi gerekir.
Boşanma İradesi:
Boşanma konusunda bir çok acı olaya tanık olan birisi olarak özellikle baskı ve yıldırma ile hatta bazen tehdit ile kişilerin anlaşmalı boşanma protokolü imzalatılmaya zorlandığına şahit oldum. Hatta bu nedenle bir çok dosyada Anlaşmalı Boşanma davasını kanun yollarına götürerek bozma kararı aldık.
Bazen eşlerden ekonomik, fiziksel ya da eğitim durumu itibariyle güçlü olan eşin, diğer eşe çeşitli baskı araçları kullanmak veya tehdit etmek suretiyle anlaşmalı boşanmaya ilişkin protokolü imzalatmaya çalışmaktadırlar.
Ancak bilinmesi gereken çok önemli bir husus var. Boşanma hukukumuzda, boşanma davaları arasında istisna olarak düzenlenen Anlaşmalı Boşanma Davası istisnai bir hüküm içermektedir.
Kural olarak, kimse davasını takip etmeye zorlanamaz. Örneğin size karşı bir boşanma davası açıldığında, davaya ve duruşmalara katılmak zorunda değilsiniz. Davacı eşiniz kendi boşanma sebeplerini ve davasını ispatlar ise boşanma gerçekleşir. Bunun için hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz.
Oysa istisnai olarak düzenlenen Anlaşmalı Boşanma Davasında: Her iki tarafın mahkemede hakim huzurunda fiziken mevcut olması gerekir. Yani hakim her iki eşi aynı anda duruşmada görecek, onlara protokol gösterilecek, altındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığı sorulacak ve boşanma iradelerini hür olarak baskı altında olmadan verdiklerine kanaat getirecektir.
Bu nedenlerle; taraflar boşanma protokolünü hazırlarken ilk olarak, tarafların hür iradeleri ile herhangi bir baskı ve zorlama olmaksızın boşanmak istediklerini belirtmeleri gerekmektedir.
Çocukların durumları :
Boşanma sürecinde belki de eşlerden daha fazla etkilenen ve psikolojik, ekonomik ve sosyal geleceği tehdit altında bulunanlar tarafların müşterek çocuklarıdır.
Çocuk bir anlamda Aile Hukuku’nun, Aile Hukukuna ilişkin davaların en öncelikli yani VIP üyesidir. Dolayısıyla tüm düzenlemelerin başında ve temelinde çocuklara ilişkin düzenlemelere rastlamaktayız.
Boşanma davası söz konusu olduğunda öncelikli problem çocukların ne olacağıdır.
Çocuklara ilişkin düzenlemeler nazara alındığında, çocuğun velayeti, çocuk ile velayet kendisinde bulunmayan diğer eş ile kişisel ilişki durumu ve çocuk için iştirak nafakasının düzenlenmesi gerekmektedir. Bütün bunları ayrı başlıklar halinde aşağıda inceleyelim.
Çocuğun/Çocukların Velayeti:
Boşanma ile birlikte eşler ayrılacağından çocukların velayetinin eşlerden bir tanesine bırakılması zorunluluk teşkil etmektedir. Dolayısıyla çocuğun himayesini, bakımını ve gözetimini üstlenecek eşe velayet hakkını tek başına kullanması konusunda bir karar verilecektir. İşte bu karara biz velayet hükmü diyoruz.
Çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda eşlerin birlikte alacağı kararlar neticesinde protokol hükmü düzenlenecektir.
Protokolde açıkça çocuğun adı ve soyadı, yine yaşı da belirtilmek suretiyle eşlerden hangisine bırakılacağı hususu yazılmak zorundadır.
Örnek vermek gerekirse,
“Tarafların müşterek çocukları 2001 doğumlu (A), 2003 doğumlu (B)’nin velayetinin davacı (H)’ye bırakılması konusunda taraflar anlaşmışlardır. “
ya da
“Müşterek çocuklar 2001 doğumlu (A), 2003 doğumlu (B)’nin velayeti davacı (H)’ye bırakılacaktır.”
şeklinde bir protokol maddesi bulunmalıdır.
Çocuk İle Kişisel İlişki :
Çocuk ile kişisel ilişki anne veya babanın çocuklarını ziyaret hakkı olduğu kadar çocuk için de bir haktır.
Bir çocuğun velayeti kendisinde bulunmayan annesi veya babası ile görüşmesi, onun şefkatini ve sevgisini hissetmesi ve onunla belirli bir zamanda etkileşimde bulunması en temel hakkıdır.
Bu hakkın dayanağı Uluslararası Sözleşmeler başta olmak üzere Medeni Kanunumuzda yer almaktadır.
İşte bu nedenle çocuğun velayeti hususu halledildikten sonra tarafların kişisel ilişki konusunda protokolde düzenleme yapmaları gerekmektedir.
Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşının, sağlık durumunun ve eğitim durumunun dikkate alınması, kişisel ilişki tesisi sırasında çocuğun özellikle sağlığının, eğitiminin ve kültürel faaliyetlerinin zarar görmemesi esastır.
Diyelim ki henüz bir yaşını tamamlamamış bir çocuğun baba ile kişisel ilişki tesisinde Pazar günü saat 08:00’den akşam 20:00’ye kadar kişisel ilişki düzenlemesi çocuğun zararına olacaktır. Çünkü çocuğun emzirilmesi, beslenmesi ve uykusunu alması gerekmektedir. Baba yanında bu etkinliklerin yapılması çocuğun belki de sağlığını tehdit edecektir. Eşler, saatleri buna göre düzenlemelidir.
Yine Her hafta çarşamba günü saat 10:00 ile 16:00 arasında bir kişisel ilişki düzenlemesi çocuğun eğitim çağında olması halinde eğitimini etkileyeceğinden böyle bir kişisel ilişki çocuğun yararına aykırı olacağından kabul edilemez.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Peki buradaki kriter ne olmalıdır?
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI!
Yapılacak kişisel ilişki düzenlemesinin eşlerin menfaatinden daha ziyade müşterek çocuk ya da çocukların menfaatlerine uygun olup olmadığına, onlara zarar verip vermeyeceği dikkate alınarak belirlenmelidir.
Son olarak şunu da belirtmekte fayda var. Her hafta Pazar günü ya da Cumartesi günü şeklinde bir kişisel ilişki düzenlemesi de kabul edilemez. Neden Mi?
Çünkü Yargıtay’ın istikrar kazanan içtihatlarında da vurgulandığı üzere; her hafta bir gün şeklinde düzenlenecek Kişisel İlişki Düzenlemesi çocuğun yanında bulunduğu eş açısından hürriyetini sınırlandıran bir durum oluşturmakta bu nedenle yasaya uygun olmadığı vurgulanmaktadır.
Kişisel ilişkiye ilişkin düzenleme yapılırken hangi gün, hangi saatler arasında çocuk ile kişisel ilişki kurulacağı, çocuğun yararına olmak üzere yaz tatilinde, sömestr tatilinde hangi günler arasında kişisel ilişki olacağı, çocuğun doğum günü, babalar ya da anneler günü gibi günler nazara alınarak ama saatler belirtilmek suretiyle kişisel ilişki hususu düzenlenebilecektir.
Çocuk İçin İştirak Nafakası :
İştirak Nafakası konusundaki yazımızda da belirttiğimiz üzere, boşanma ile birlikte eşlerin çocuklarına yönelik yükümlülükleri sona ermemektedir.
Çocuğun velayeti kendisine verilen eş, çocuğun eğitimi, bakımı, geçimi için gerekli giderlere katlanmak zorundadır.
Çocuk için iştirak nafakası, protokol düzenlemesi ve anlaşmalı boşanma için zorunlu bir unsurdur. Yani iştirak nafakası belirtilmemiş ise bu takdirde anlaşmalı boşanma gerçekleşemez.
İştirak nafakasına ilişkin protokol maddesinde nafakanın kim tarafından ödeneceği, hangi çocuk için ödeneceği ve rakamsal olarak ne miktarda ödeneceği net bir şekilde belirtilmelidir.
Örneğin:
Davacı Ahmet, müşterek çocuk Osman için aylık 500 TL. iştirak nafakasını davalı Leyla’ya ödeyecektir.
şeklinde net bir düzenleme yapılması gerekir.
Eş için yoksulluk nafakası
Yoksulluk nafakasına ilişkin düzenlemeler protokolde net bir şekilde düzenlenmelidir.
Eğer tarafların karşılıklı olarak nafaka talepleri bulunmuyor ise “Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talep etmemektedirler” şeklinde net ve kesin bir ifadenin bulunması gerekmektedir. Sadece nafaka denilmesi yetmemekte, yoksulluk nafakası şeklinde ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekir.
Eğer eşlerden bir tanesi için yoksulluk nafakası konusunda uzlaşılmış ve anlaşılmış ise bu nafakayı kimin ödeyeceği, kime ödeyeceği ve rakamsal olarak miktarı belirtilmelidir. Örnek vermek gerekirse;
Davalı Ahmet, Davacı Leyla’ya aylık 300 TL. Yoksulluk nafakası ödeyecektir.
şeklinde nafaka türü de belirtilmek suretiyle açık ve kesin bir şekilde düzenlenmelidir.
Maddi Tazminat :
Eşlerden biri, boşanma nedeniyle maddi tazminat istiyor ise söz konusu maddi tazminatın hangi eş tarafından, hangi miktarda ödeneceği hususunun açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerekir.
Örnek: “Eşlerden Ahmet, Diğer Eş Leyla’ya 20.000 TL. maddi tazminat ödeyecektir.”
şeklinde düzenlenmelidir. Tazminatın türü ve miktarı net olmalıdır.
Eğer eşler karşılıklı olarak maddi tazminat istemiyor iseler bu takdirde “Her iki eş karşılıklı olarak maddi tazminat talep etmemektedirler” şeklinde düzenlemenin yer alması gerekir.
Manevi Tazminat :
Eğer eşler aralarında manevi tazminat verilmesi konusunda anlaşmış iseler; bu takdirde tazminatın türü, tazminatın kim tarafından kime verileceği, tazminat miktarı net bir şekilde düzenlenmelidir. Eğer Manevi tazminat talebi yok ise bu husus da yine açık ve anlaşılır şekilde protokolde yer almalıdır.
Dava ve Yargılama Giderleri :
Boşanma davası açılırken ödenmesi gereken harç ve masraflar bulunmaktadır. Bu harç ve masraflar davayı açan tarafından, dava açılırken peşin olarak ödenir.
İşte anlaşmalı boşanma protokolünde bu yargılama giderlerinden kimin sorumlu tutulacağı hususunda tarafların anlaşmış olmaları gerekmektedir.
Avukatlık Ücreti :
Kendisini bir vekil ile temsil eden tarafın boşanma avukatı için vekalet ücreti talep etme hakkı bulunmaktadır.
Taraflardan birisi veya her ikisi boşanma avukatı ile birlikte davayı açmış iseler boşanma avukatının vekalet ücretinin hangi eş tarafından ödeneceğini açıkça kararlaştırmaları gerekmektedir.
Diğer Hususlar :
Anlaşmalı Boşanma Protokolünün en ince detayına kadar düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Çünkü protokole yansımayan ve anlaşmalı boşanma davası için zorunlu olmayan unsurların boşanma davasından sonra dava konusu edilmeleri mümkündür.
Örneğin, mal rejimlerine ilişkin olarak anlaşmalı boşanma davasında, tarafların anlaşmaları ve protokol düzenlemesi gerekmemektedir. Ancak anlaşmalı boşanma protokolünde bu hususta bir düzenleme yok ise boşanma davası sonrasında kişiler mal rejimine ilişkin dava açabileceklerdir.
Zaten anlaşmalı boşanma davasının tercih edilme sebebi, kişilerin bir an önce dava sürecinden kurtulmaları diğer eş ile davalı konuma gelmemek ve bu süreci sıkıntısız şekilde atlatmaktır.
Bu nedenle tekrar bir dava tehdidi ile karşılaşmamak adına diğer hususların da protokol öncesinde anlaşılarak kararlaştırılması ve akabinde protokolde düzenlenmesi sizin menfaatinize olacaktır.
Diğer unsurlar olarak; tarafların müşterek hanede kimin oturacağı konusu, ev eşyalarının paylaşımı hususu, kadının boşanma davasında kocasının soyadını kullanıp kullanmayacağı konusu, kadının ziynet eşyası alacağı talebi, tarafların karşılıklı olarak mal rejimine ilişkin dava açma konusu gibi unsurlar zorunlu olmamakla birlikte protokolde düzenlenebilecek hususlardır.
Beylikdüzü boşanma avukatı, istanbul boşanma avukatları, istanbul anlaşmalı boşanma avukatı, boşanma avukatı ile iletişime geçmek için iletişim bölümünde bulunan telefon numarasını arayarak randevu oluşturabilirsiniz.